4.KLİNİK ÖZELLİKLER
4.1Terapötik endikasyonlar
TRİPLİXAM, daha önce aynı dozlarda perindopril/indapamid sabit doz kombinasyonu ve amlodipin ile kontrol altına alınabilen hastalarda esansiyel hipertansiyonun tedavisinde ikame tedavisi olarak kullanılmaktadır. (Bkz. Bölüm 4.3, 4.4, 4.5 ve 5.1)
4.2Pozoloji ve uygulama şekli Pozoloji/Uygulama sıklığı ve süresi:
Günde tek doz, bir adet TRİPLİXAM film kaplı tablettir.
Sabit doz kombinasyonu başlangıç tedavisi için uygun değildir.
Pozoloji değişikliği gerektiğinde, titrasyon bireysel bileşenlerle yapılmalıdır. (Bkz. Bölüm 4.3, 4.4, 4.5 ve 5.1)
Uygulama şekli:
Tercihen sabahları aç karnına olmak üzere oral olarak kullanılır.
Özel popülasyonlara ilişkin ek bilgiler:
Böbrek yetmezliği:
Şiddetli böbrek yetmezliği olan hastalarda (kreatinin klirensi <30 ml/dak) kontrendikedir (bkz. bölüm 4.3 ve 4.4).
Orta derece böbrek yetmezliği olan hastalarda (kreatinin klirensi 30-60 ml/dak) TRİPLİXAM 10mg/2.5mg /5mg ve 10mg/2.5mg/10mg dozları kontrendikedir. Tedaviye serbest kombinasyonun yeterli dozları ile başlanması önerilir.
Normal tıbbi kontrol olarak kreatinin ve potasyumun sık takip edilmesi gerekir.
Böbrek yetmezliği (GFR < 60 ml/dak/1.73 m2) olan hastalarda perindoprilin aliskiren ile birlikte kullanımı kontrendikedir. (bkz. Bölüm 4.3).
Karaciğer yetmezliği:
Şiddetli karaciğer yetmezliği olan hastalarda TRİPLİXAM kontrendikedir. Hafif ila orta derece karaciğer yetmezliği olan hastalarda TRİPLİXAM dikkatli bir biçimde uygulanmalıdır zira bu hastalar için amlodipin dozaj önerileri belirtilmemiştir (bkz. bölüm 4.3, 4.4 ve 5.2).
Pediyatrik popülasyon:
TRİPLİXAM'ın çocuklar ve adolesanlar üzerinde etkililiği ve güvenliliği belirlenmemiştir. Veri mevcut değildir.
Geriyatrik popülasyon:
Perindoprilatın eliminasyonu yaşlı hastalarda azalmaktadır (bkz. bölüm 5.2).
Yaşlı hastalar renal fonksiyon durumuna göre TRİPLİXAM ile tedavi edilebilir (bkz. bölüm 4.3 ve bölüm 4.4).
4.3Kontrendikasyonlar
-Etkin maddelere, diğer sülfonamidlere, dihidropiridin türevlerine, herhangi bir diğer ADE inhibitörüne veya 6.1'de listelenmiş olan yardımcı maddelere karşı aşırı duyarlılık
-Diyaliz hastaları
-Tedavi edilmemiş dekompanse kalp yetmezliği olan hastalar
-Şiddetli böbrek yetmezliği (kreatinin klirensi <30 mL/dak),
-Orta düzeyde böbrek yetmezliği olan hastalarda (60 ml/dakikanın altında kreatinin klirensi) 10mg/2.5mg perindopril/indapamid kombinasyonu (yani TRİPLİXAM 10mg/2.5mg/5mg ve 10mg/2.5mg/10mg dozları)
-Önceden ADE inhibitör tedavisi ile ilişkili görülen anjiyoödem (Quincke ödemi) öyküsü
-Kalıtsal veya idiopatik anjiyoödem
-Gebelik (bkz. bölüm 4.4 ve 4.6)
-Laktasyon (bkz. Bölüm 4.6)
-Karaciğer ensefalopatisi
-Şiddetli karaciğer yetmezliği
-Hipokalemi
-Şiddetli hipotansiyon
-Kardiyojenik şok dahil olmak üzere şok
-Sol ventrikül çıkış yolunda obstrüksiyon (örn. ileri derece aort stenozu)
-Akut miyokart enfarktüsü sonrası hemodinamik olarak stabil olmayan kalp yetmezliği
-TRİPLİXAM'ın aliskiren içeren ilaçlarla birlikte kullanımı, diabetes mellitus veya böbrek yetmezliği (GFR<60 ml/dak/1.73m2)olan hastalarda kontrendikedir. (Bkz bölüm 4.5 ve 5.1)
4.4Özel kullanım uyarıları ve önlemleri
Aşağıda her bir bileşen için listelenen tüm uyarılar, TRİPLİXAM sabit kombinasyonu için de geçerlidir.
Özel uyarılar:
Lityum:
Lityum ile perindopril ve indapamid kombinasyonu genel olarak tavsiye edilmemektedir. (bkz. bölüm 4.5).
Renin-anjiyotensin-aldosteron sisteminin (RAAS) dual blokajı:
ADE-inhibitörleri, anjiyotensin II reseptör blokörleri ya da aliskirenin birlikte kullanılması durumunda hipotansiyon, senkop, hiperkalemi riskinin arttığı ve böbrek fonksiyonunun azaldığına (akut böbrek yetmezliği dahil) dair kanıtlar bulunmaktadır. RAAS'ın dual blokajına yol açtığından ADE-inhibitörleri, anjiyotensin II reseptör blokörleri ya da aliskirenin birlikte kullanılması önerilmez (bkz. Bölüm 4.5 ve 5.1).
Eğer dual blokaj tedavisi mutlaka gerekli görülürse sadece uzman gözetimi altında yapılmalı ve böbrek fonksiyonu, elektrolitler ve kan basıncı yakından sık sık takip edilmelidir.
Diyabetik nefropatisi bulunan hastalarda ADE-inhibitörleri ve anjiyotensin II reseptör blokörleri birlikte kullanılmamalıdır.
Potasyum tutucu ilaçlar, potasyum takviyeleri ve potasyum içeren tuz ikameleri:
Potasyum tutucu ilaçlar, potasyum takviyeleri veya potasyum içeren tuz ikameleri ile birlikte kullanımı genellikle tavsiye edilmez (Bkz. Bölüm 4.5).
Nötropeni/agranülositoz/trombositopeni/anemi:
ADE inhibitörleri kullanan hastalarda nötropeni/agranülositoz, trombositopeni ve anemi vakaları rapor edilmiştir. Böbrek fonksiyonları normal olan ve başka komplikasyonlar bulunmayan hastalarda nötropeni nadir görülür. Kollajen vasküler hastalığı olan, immünosüpresan tedavisi gören, allopurinol veya prokainamid kullanan veya bu komplikasyonların birlikte görüldüğü hastalarda, özellikle önceden böbrek fonksiyonlarında sorun varsa, perindopril çok dikkatli kullanılmalıdır. Bu tür hastaların bazılarında ciddi enfeksiyonlar gelişmiş ve birkaç vakada yoğun antibiyotik tedavisine cevap alınamamıştır. Bu tür hastalarda perindopril kullanıldığı takdirde periyodik beyaz kan hücre sayımı yapılması tavsiye edilmektedir ve hastalara, herhangi bir enfeksiyon bulgusu olduğunda (örn. boğaz ağrısı, ateş) hemen bildirmeleri gerektiği anlatılmalıdır (Bkz. Bölüm 4.8).
Aşırı duyarlılık/Anjiyoödem:
Perindoprilin de aralarında bulunduğu ADE inhibitörleri ile tedavi edilen hastalarda, nadiren yüzde, ekstremitelerde, dudaklarda, dilde, glottiste ve/veya larinkste anjiyoödem görülebildiği bildirilmiştir.
Bu durum tedavi sırasında herhangi bir zamanda görülebilmektedir. Böylesi vakalarda perindopril tedavisi derhal kesilmeli ve semptomlar tamamen ortadan kaybolana dek hasta yakın gözlem altına alınmalıdır.
Ödemin yalnızca yüz ve dudakları etkilediği hallerde, semptomları gidermek üzere antihistaminik ajanlar kullanılabilse de genellikle tedavisiz düzelir.
Anjiyoödem larinks ödemi ile birlikte ise öldürücü olabilir. Dil, glottis veya larinks etkilenmişse bu durum havayollarında tıkanmaya neden olabilir. Bu durumda derhal 1/1000'lik subkutanöz adrenalin solüsyonu enjeksiyonu (0.3 - 0.5 ml) yapılmalı ve hastanın havayolları açılarak diğer uygun tedaviler başlatılmalıdır.
ADE inhibitörü kullanan siyah hastalarda, siyah olmayan hastalara oranla daha fazla anjiyoödem vakası bildirilmiştir.
Önceden ADE inhibitör tedavisi ile ilişkili olmayan anjiyoödem öyküsü bulunan hastalarda, ADE inhibitörü tedavisi ile anjiyoödem oluşma riski yüksektir (bkz. bölüm 4.3).
ADE inhibitörü kullanan hastalarda nadiren intestinal anjiyoödem bildirilmiştir. Bu hastalarda karın ağrısı (kusma veya bulantı ile birlikte veya olmaksızın) görülmüştür; bazı vakalarda öncesinde fasiyal anjiyoödem görülmemiş ve C-1 esteraz seviyeleri normal seyretmiştir. Anjiyoödem teşhisi abdominal CT tarama, veya ultrason veya cerrahi müdahale sırasında konulmuş ve ADE inhibitörü tedavisi kesildikten sonra semptomlar kaybolmuştur. Karın ağrısı şikayeti olan ADE inhibitörü kullanan hastaların ayırıcı tanısına intestinal anjiyoödem dahil edilmelidir.
Desensitizasyon Sırasında Anafilaktoid Reaksiyonlar:
Hymenoptera (arı, eşekarısı) venom desensitizasyon tedavisi uygulanan hastalarda ADE inhibitörleri ile tedavi sırasında zaman zaman hayatı tehlikeye sokabilecek anaflaktoid reaksiyonlar gözlemlenmiştir. Desensitizasyon uygulanan alerji hastalarında ADE inhibitörü çok dikkatli kullanılmalı ve venom immünoterapisi uygulanan hastalarda kullanılmamalıdır. Hem ADE inhibitörü tedavisi hem de desensitizasyon gereken hastalarda en azından geçici olarak ADE inhibitörü tedavisine 24 saat ara vermek, bu reaksiyonların meydana gelmesini engellemiştir.
LDL aferezi sırasında anafilaktoid reaksiyonlar:
Dekstran sülfat ile düşük yoğunlukta lipoprotein (LDL) aferezi sırasında ADE inhibitörü alan hastalarda nadiren hayatı tehlikeye sokabilecek anaflaktoid reaksiyonlar gözlemlenmiştir. Her aferez öncesinde, ADE inhibitörü tedavisine geçici bir süre ara vermek, bu reaksiyonların meydana gelmesini engellemiştir.
Hemodiyaliz hastaları:
Yüksek geçirgenlikte membran (örn. AN 69®) ile diyaliz sırasında ADE inhibitörü alan hastalarda anaflaktoid reaksiyonlar görüldüğü bildirilmiştir. Bu hastaların diyalizinde farklı bir membran veya farklı sınıf bir antihipertansif ilaç kullanılmalıdır.
Gebelik:
Gebelik sırasında ADE inhibitörü ile tedaviye başlanmamalıdır. ADE inhibitörü ile sürekli tedavinin gerekli görüldüğü haller dışında gebelik planlayan hastalar, gebelikte kullanımına ilişkin güvenirlik profili bulunan alternatif bir antihipertansif tedaviye başlamalıdır. Gebelik teşhisi konduğunda ADE inhibitörü tedavisi hemen kesilmeli ve uygunsa alternatif tedaviye başlanmalıdır (bkz. bölüm 4.3 ve 4.6).
Hepatik ensefalopati:
Karaciğer fonksiyon bozukluğu bulunan hastalarda tiazid diüretikler ve tiazid benzeri diüretikler karaciğer ensefalopatisine yol açabilir. Bu hastalarda diüretik uygulaması derhal kesilmelidir.
Fotosensitivite:
Tiazid ve tiazid benzeri diüretiklerin kullanımına ilişkin fotosensitivite reaksiyonları bildirilmiştir (bkz. bölüm 4.8). Tedavi sırasında fotosensitivite reaksiyonu görüldüğü takdirde tedavi kesilmelidir. Eğer tekrar diüretik kullanımı gerekli görülürse, maruz kalan bölgelerin güneş veya yapay UVA ışınlardan korunması önerilmektedir.
Kullanım tedbirleri:
Renal fonksiyon:
-Şiddetli böbrek yetmezliği olan hastalarda (kreatinin klirensi < 30 ml/dak) kontrendikedir.
Orta derece böbrek yetmezliği olan hastalarda (kreatinin klirensi <60 ml/dak) 10mg/2.5mg perindopril/indapamid içeren TRİPLİXAM dozlarıyla (yani TRİPLİXAM 10mg/2.5mg/5mg ve
10mg/2.5mg/10mg) tedavi kontrendikedir.
-Önceden belirgin böbrek lezyonu bulunmamasına rağmen, renal kan testleri sonucu fonksiyonel böbrek yetmezliği tespit edilen bazı hipertansif hastalarda tedavi kesilmeli ve daha sonra tedaviye tekrar ya düşük bir dozla ya da bileşenlerinin biri ile başlanmalıdır.
Bu hastalarda, güncel tıbbi takip, tedavinin 2. haftasından sonra ve takibinde terapötik stabilite dönemi boyunca her iki ayda bir, potasyum ve kreatinin seviyelerinin sık kontrolünü içerecektir. Böbrek yetmezliği daha çok, şiddetli kalp yetmezliği veya böbrek arter stenozu dahil olmak üzere altta yatan bir renal yetmezliği olan hastalarda gözlemlenmektedir.
İki taraflı böbrek arter stenozu veya tek taraflı çalışan böbrek vakalarında genellikle ilaç tavsiye edilmemektedir.
-Arteryal hipotansiyon riski ve/veya böbrek yetmezliği (kalp yetmezliği, su ve tuz kaybı durumlarında v.s.): Özellikle başlangıçtaki kan basıncı düşük olan hastalarda, renal arter stenozu, konjestif kalp yetmezliği veya ödemli ve asitli sirozda, belirgin su-tuz kaybı durumlarında (tuz kısıtlayıcı katı rejim veya uzamış diüretik tedavisi) renin-anjiyotensin-aldosteron sisteminde perindopril kullanımına bağlı olarak belirgin uyarılma gözlenmiştir.
Bu nedenle, bu sistemin bir ADE inhibitörü ile baskılanması, özellikle ilk uygulama sırasında kan basıncında ani bir düşüşe yol açabilir ve/veya nadiren akut böbrek yetmezliği düzeyinde kreatinin artışına yol açabilir.
Bu nedenle, bu tür hastalarda tedaviye daha düşük doz ile başlanılmalı ve yavaş yavaş arttırılmalıdır. İskemik kalp veya serobrovasküler hastalığı olan hastalarda kan basıncındaki aşırı
düşüş miyokart infarktüsü veya serebrovasküler olay ile sonuçlanabilir.
-Tiazid diüretikler ve tiazidle ilişkili diüretikler, sadece böbrek fonksiyonları normalse veya yalnızca hafifçe bozulmuşsa tam etkilidirler (erişkin biri için kreatinin düzeyleri < yaklaşık 25 mg/L, yani <220 μmol/L). Yaşlı hastalarda, plazma kreatinin değerleri hastanın yaş, ağırlık ve cinsiyetine göre ayarlanmalıdır.
Tedavinin başlangıcında, diüretik tarafından yaratılan su ve tuz kaybından kaynaklanan hipovolemi, glomerül filtrasyonunda azalmaya yol açar. Bu da kan üre ve kreatinin düzeylerinde artışa yol açabilir. Bu fonksiyonel böbrek yetmezliği geçicidir ve böbrek fonksiyonu normal olan hastalarda herhangi bir önemi yoktur. Bununla beraber, önceden var olan böbrek yetmezliğini kötüleştirebilir.
-Amlodipin renal yetmezlik hastalarında normal dozlarda kullanılabilir. Amlodipin plazma konsantrasyonlarındaki değişiklikler, böbrek yetmezliğinin derecesi ile korelasyon göstermez.
-TRİPLİXAM kombinasyonunun etkisi renal disfonksiyon durumunda test edilmemiştir. Böbrek yetmezliğinde TRİPLİXAM dozları her bileşenin ayrı dozunu referans almalıdır.
Hipotansiyon ve su ve sodyum kaybı:
-Daha önceden sodyum kaybı (özellikle de böbrek arter stenozu) olan hastalarda ani hipotansiyon riski bulunmaktadır. Bu nedenle araya girebilecek ishal ve kusma nöbetleri ile meydana gelebilecek su ve elektrolit kaybının klinik belirtileri sistematik olarak araştırılmalıdır. Bu tür hastalarda plazma elektrolit düzeyleri düzenli olarak izlenmelidir.
Eğer belirgin hipotansiyon gerçekleşirse, intravenöz infüzyonla izotonik salin verilmesi gerekebilir. Geçici hipotansiyon tedavinin devamı açısından bir kontrendikasyon oluşturmaz. Tatmin edici düzeyde kan hacmi ve kan basıncı sağlandıktan sonra, tedaviye tekrar ya daha azaltılmış bir dozla ya da bileşenlerinin yalnızca biri ile başlanabilir.
-Bütün diüretik tedavileri sodyum düzeylerinde düşüşe neden olabilir ve bu durum ciddi sonuçlar doğurabilir. Sodyum azalması başlangıçta asemptomatik olabilir, bu nedenle düzenli aralarla ölçülmesi önemlidir. Bu ölçümler, yaşlı veya sirozlu hastalar gibi daha yüksek risk altındaki hastalarda daha sık tekrarlanmalıdır (bkz. bölüm 4.8 ve 4.9).
Potasyum seviyeleri:
-İndapamid ile perindopril ve amlodipin kombinasyonu, özellikle de diyabet hastalarında veya böbrek yetmezliği hastalarında hipokaleminin başlamasını engellememektedir. Herhangi bir antihipertansif ajanın bir diüretikle kombinasyonunda olduğu gibi, plazma potasyum seviyeleri düzenli bir şekilde takip edilmelidir.
-Perindoprilin de dahil olduğu ADE inhibitörleri ile tedavi edilen hastalarda serum potasyum düzeyinde artış görülmüştür. Böbrek yetmezliği, kötüleşen böbrek fonksiyonları, yaş (>70 yaş), diabetes mellitus, eklenen olaylar, özellikle dehidratasyon, akut kardiyak dekompansasyon, metabolik asidoz ve potasyum tutucu diüretikler (örn. spironolakton, eplerenon, triamteren veya amilorid), potasyum takviyeleri veya potasyum içeren tuzların birlikte kullanımı veya serum potasyum düzeyini arttıran ilaçlar (örn. heparin) hiperkalemi gelişmesi için risk faktörleridir. Böbrek fonksiyonları bozulmuş hastaların potasyum tutucu diüretikler, potasyum takviyeleri veya potasyum içeren tuz ikameleri kullanması sonucu serum potasyum seviyesinde artış görülebilir. Hiperkalemi ciddi, bazen ölümcül aritmiye yol açabilir. Eğer perindopril ile yukarıda sayılan
ilaçların birlikte kullanımı gerekli görülmüşse, dikkatli kullanılmalı ve serum potasyum seviyesi sık olarak izlenmelidir (bkz. Bölüm 4.5).
-Tiazid diüretikler ve tiazidle ilişkili diüretiklerin kullanımı sırasında potasyum kaybı ile birlikte hipokalemi önemli bir tehlikedir. Azalmış potasyum düzeylerinin (<3.4 mmol/L) ortaya çıkma riski, birden fazla ilaç alıyor olsun veya olmasın, yaşlılar ve beslenme yetmezliği olan hastalar, ödem ve asitli siroz hastaları, koroner hastaları ve kalp yetmezliği bulunan hastalar gibi yüksek riskli hastalarda göz önünde bulundurulmalıdır. Hipokalemi bu tür vakalarda kalp glikozidlerinin kalp toksisitesini ve ritim bozuklukları riskini arttırır.
-Uzun QT aralığı ile başvuran hastalar da, kaynağı ister konjenital, ister iyatrojenik olsun, risk altındadırlar. Hipokalemi, bradikardide olduğu gibi, ileri derece ritim bozukluklarını, özellikle fatal bir durum olabilen "torsades de pointes"i ortaya çıkaran bir faktör olabilir.
Bütün hastalarda potasyum düzeylerinin çok sık takibi gereklidir. Plazma potasyum düzeylerinin ilk ölçümü tedavinin başlanmasından sonraki ilk hafta içinde yapılmalıdır. Eğer düşük potasyum düzeyi saptanırsa düzeltilmesi gerekir.
Kalsiyum seviyeleri:
Tiazid diüretikler ve tiazidle ilişkili diüretikler idrarla kalsiyum atılımını azaltabilirler ve kalsiyum düzeylerinde hafif ve geçici bir artışa yol açabilirler. Belirgin derecede yüksek kalsiyum düzeyleri ise henüz tanısı konmamış hiperparatiroidizm ile ilişkili olabilir. Bu hastalarda, paratiroid işlevleri araştırılmadan önce tedavi kesilmelidir (Bkz. Bölüm 4.8).
Renovasküler hipertansiyon:
Renovasküler hipertansiyonun tedavisi revaskülarizasyondur. Bununla beraber, ADE inhibitörleri cerrahi için bekleyen veya cerrahi girişimin mümkün olmadığı renovasküler hipertansiyon hastalarında yararlı olabilir.
Bilinen renal arter stenozu olan veya şüphe edilen hastalara TRİPLİXAM reçete edildiği durumlarda bazı hastalarda tedavinin kesilmesi ile düzelecek bir böbrek yetmezliği gelişebileceğinden, tedavi hastanede, daha düşük bir dozla başlatılmalı ve böbrek fonksiyonları ile potasyum düzeyleri yakından izlenmelidir.
Öksürük:
ADE inhibitör kullanımı ile kuru bir öksürüğün ortaya çıkabildiği bildirilmiştir. Bu, ilacın verildiği sürece devam eden ve ilaç kesilince kaybolan bir öksürüktür. Bu semptomun varlığında iyatrojenik bir etiyoloji düşünülmelidir. Eğer ADE inhibitörü tedavisinin vazgeçilemez olduğu kararına varılmışsa, tedavinin sürdürülmesi düşünülebilir.
Ateroskleroz:
Bütün hastalarda hipotansiyon riski bulunmaktadır, ancak iskemik kalp hastalığı veya serebral dolaşım yetmezliği bulunan hastalara özel dikkat gösterilmeli ve tedaviye daha düşük dozla başlanmalıdır.
Hipertansif kriz:
Hipertansif krizdeki güvenlilik ve etkililiği bilinmemektedir.
Kalp yetmezliği/ciddi kalp yetmezliği:
Kalp yetmezliği olan hastalar çok dikkatli tedavi edilmelidir.
Şiddetli NYHA III ve IV kalp yetmezliği olan hastalar üzerinde yapılan uzun dönem plasebo kontrollü amlodipin çalışmasında, amlodipin grubunda pulmoner ödem insidansı plaseboya kıyasla daha yüksektir Amlodipin gibi kalsiyum kanal blokörleri, kardiyovasküler olay riskini ve mortaliteyi arttırabileceğinden dolayı, konjestif kalp yetmezliği hastalarında dikkatli bir biçimde kullanılmalıdır. Şiddetli kalp yetmezliği olan hastalarda (sınıf IV) tedavi tıbbi gözlem altında ve düşük doz ile başlatılmalıdır. Koroner yetmezliği olan hipertansif hastalarda beta blokör ile tedavi kesilmemelidir: ADE inhibitörü beta blokör tedavisine eklenmelidir.
Aort ve mitral kapak stenozu / hipertrofik kardiyomiyopati:
Sol ventrikül çıkışında obstrüksiyon bulunan hastalarda ADE inhibitörleri dikkatli kullanılmalıdır.
Diyabet hastaları:
İnsüline bağımlı diabetes mellitusu olan hastalarda (artmış potasyum düzeylerine kendiliğinden eğilim), tedavi yakın tıbbi gözlem altında ve daha düşük bir dozla başlatılmalıdır.
Daha önce oral antidiyabetikler veya insülin tedavisi gören diyabetik hastaların glisemi düzeyleri ADE inhibitörü ile tedavinin ilk ayında yakından takip edilmelidir.
Diyabetik hastalarda özellikle potasyum düzeyleri düşükse, kan şekerinin izlenmesi yaşamsal önem taşır.
Etnik farklılıklar:
Diğer ADE inhibitörlerinde olduğu gibi, perindopril, muhtemelen siyah hipertansif popülasyonda düşük-renin düzeylerinin yüksek prevalansı nedeniyle siyah insanlarda, siyah olmayanlara oranla, kan basıncını düşürmede daha az etkilidir.
Ameliyat / anestezi:
ADE inhibitörleri, özellikle uygulanan anestetik hipotansiyon potansiyeline sahip bir madde ise anestezi verildiğinde hipotansiyona yol açabilirler. Bu nedenle, perindopril gibi uzun etkili ADE inhibitörlerinin mümkünse ameliyattan önceki akşam kesilmesi önerilmektedir.
Karaciğer yetmezliği:
Nadir olarak ADE inhibitörleri kolestatik sarılık ile başlayan, süratle fulminan hepatik nekroza
dönüşen ve bazen ölümle sonuçlanan sendroma yol açabilir. Bu sendromun mekanizması anlaşılamamıştır. ADE inhibitörleri kullanan ve sarılık veya hepatik enzimlerinde belirgin artış görülen hastaların ADE inhibitörü kullanımını kesmeleri ve uygun medikal tedavi görmeleri gerekmektedir (bkz. bölüm 4.8).
Karaciğer fonksiyonları bozulmuş hastalarda amlodipinin yarı-ömrü uzamaktadır ve EAA(eğrinin altındaki alan) değerleri daha yüksektir. Bu hastalarda dozaj önerileri tespit edilememiştir. Dolayısıyla dozaj aralığının en düşük dozuyla başlanmalıdır ve tedavinin başlangıcında ve doz arttırımı sırasında dikkatli bir biçimde kullanılmalıdır. Karaciğer yetmezliği şiddetli olan hastalarda, doz titrasyonu yavaş olmalı ve dikkatli bir şekilde takip edilmelidir.
Hepatik disfonksiyon durumunda TRİPLİXAM kombinasyonunun etkisi test edilmemiştir. Kombinasyondaki her bileşenin etkisi göz önüne alınarak, karaciğer yetmezliği şiddetli olan hastalarda TRİPLİXAM kontrendikedir. Hafif ila orta dereceli karaciğer yetmezliği olanlarda dikkatli olunmalıdır.
Ürik asit:
Ürik asit düzeyi yükselmiş olan hastalarda gut gelişme eğilimi artmış olabilir.
Yaşlı hastalar:
Tedaviye başlanmadan önce böbrek fonksiyonları ve potasyum düzeyleri incelenmelidir. Başlangıç dozu, özellikle su-tuz kaybı olan hastalarda, kan basıncında ortaya çıkabilecek ani düşüşü önlemek için, kan basıncındaki yanıta göre ayarlanmalıdır.
Yaşlı hastalarda amlodipin dozu dikkatli şekilde arttırılmalıdır (bkz. bölüm 4.2 ve 5.2).
Sporcularda:
Bu ilacın aktif maddelerinden biri olan indapamid, antidoping testleri sırasında pozitif reaksiyon verebilir. Sporcularda dikkatli olunması gerekir.
Bu ilaç her tablette 6 mg kroskarmelloz sodyum (E 468) ihtiva eder. Bu dozda sodyuma bağlı herhangi bir yan etki beklenmemektedir.
4.5Diğer tıbbi ürünler ile etkileşimler ve diğer etkileşim şekilleri
Klinik çalışma verileri, renin-anjiyotensin-aldosteron sisteminin (RAAS), ADE-inhibitörleri, anjiyotensin II reseptör blokörleri ya da aliskirenin kombine kullanımıyla ikili blokajının, tekli RAAS-etkili ajanın kullanımına kıyasla daha yüksek sıklıkta hipotansiyon, hiperkalemi ve böbrek fonksiyonunda azalma (akut böbrek yetmezliği dahil) gibi advers olaylarla ilişkili olduğunu göstermiştir (bkz. Bölüm 4.3, 4.4 ve 5.1).
Hiperkalemiye neden olan ilaçlar:
Bazı ilaçlar veya terapötik sınıflar hiperkalemi oluşma riskini artırır: aliskiren, potasyum tuzları, potasyum tutucu diüretikler, ADE inhibitörleri, anjiyotensin-II reseptör antagonistleri, steroid yapıda olmayan anti-inflamatuvar ilaçlar (NSAI), heparinler, siklosporin ve takrolimus gibi immünosupresan ajanlar, trimetropim. Bu ilaçların kombinasyonu hiperkalemi riskini artırır.
Kontrendike kombinasyonlar:
Aliskiren ile kullanım:
ADE inhibitörlerinin aliskirenle kullanımı diyabetes mellitus veya böbrek yetmezliği olan hastalarda hiperkalemi riski, böbrek fonksiyonunda kötüleşme ve kardiyovasküler morbidite ve mortalite artışı nedeniyle kontrendikedir (Bkz. Bölüm 4.3).
Önerilmeyen kombinasyonlar:
Bileşen | Aşağıdaki | ürünle | Diğer tıbbi ürün ile etkileşimi | |
bilinen etkileşimi | ||||
ADE inhibitörü ile lityumun birlikte kullanımı sırasında serum | ||||
lityum konsantrasyonlarında ve toksisitede geri dönüşümlüartışlar | ||||
perindopril/ | bildirilmiştir. Perindopril ve indapamid kombinasyonunun lityum | |||
Lityum | ile birlikte kullanılması tavsiye edilmez, ancak kombinasyon | |||
indapamid | ||||
kullanımı kaçınılmaz ise, serum lityum düzeylerinin yakından | ||||
takibi gereklidir (bkz. bölüm 4.4). | ||||
Diyabetik ve böbrek yetmezliği olan hastalar dışındaki hastalarda | ||||
Aliskiren | hiperkalemi riski, böbrek fonksiyonunda kötüleşme ve | |||
kardiyovasküler morbidite ve mortalite artışı (Bkz. Böküm 4.4). | ||||
Literatürde; belirlenmiş aterosklerotik hastalığı, kalp yetmezliği | ||||
veya son organ hasarıyla birlikte diyabet olan hastalarda ADE | ||||
inhibitörü ve anjiyotensin reseptörü blokörü ile eş zamanlı | ||||
tedavinin, tek bir renin-anjiyotensin-aldosteron sistem ajanı | ||||
ADE inhibitörü ve | kullanılmasına kıyasla daha yüksek sıklıkta hipotansiyon, senkop, | |||
hiperkalemi ve böbrek fonksiyonunda kötüleşme (akut böbrek | ||||
anjiyotensin-reseptör | ||||
yetmezliği dahil) ile ilişkili olduğu bildirilmiştir. İkili blokaj (örn. | ||||
blokör ile birlikte | ||||
perindopril | bir ADE inhibitörünün bir anjiyotensin II reseptörü antagonistiyle | |||
kullanım | ||||
kombinasyonu yoluyla) böbrek fonksiyonunun, potasyum | ||||
düzeylerinin ve kan basıncının yakından izlenmesiyle birlikte | ||||
bireysel olarak tanımlanmış vakalarla sınırlandırılmalıdır (bakınız | ||||
bölüm 4.4). | ||||
Estramustin | Anjiyonörotik ödem (anjiyoödem) gibi advers etkilerin riskinde | |||
artış. | ||||
Potasyum tutucu | Potasyum tutucu diüretikler özellikle böbrek fonksiyon bozukluğu | |||
ilaçlar (örn. | (aditif hiperkalemik etkiler) durumlarında, hiperkalemi (ölümcül) | |||
triamteren, amilorid), | riski. | |||
potasyum (tuzları) | Perindoprilin yukarıda belirtilen ilaçlarla kombinasyonu | |
önerilmemektedir (Bkz. Bölüm 4.4). Eş zamanlı kullanımın endike | ||
olduğu durumlarda, bu ilaçlar dikkatli şekilde ve serum | ||
potasyumun sık izlenmesiyle kullanılmalıdır. Kalp yetmezliğinde | ||
spironolaktonun kullanımı için aşağıya bakınız. | ||
Hayvanlarda verapamil ve intravenöz dantrolen kullanımı | ||
sonrasında hiperkalemi ile ilişkili ölümcül ventriküler | ||
Dantrolen (infüzyon) | fibrilasyon ve kardiyovasküler kollaps gözlenmiştir. Hiperkalemi | |
riskinden ötürü, malign hipertermi yatkınlığı olanlarda ve malign | ||
amlodipin | ||
hipertermi tedavisi sırasında amlodipin gibi kalsiyum kanal | ||
blokörleriyle birlikte uygulamadan kaçınılması önerilmektedir. | ||
Greyfurt ve greyfurt | Bazı hastalarda biyoyararlanım artışına bağlı olarak kan basıncı | |
suyu | düşürme etkisinde artışa neden olabilir. | |
Kullanım sırasında özel dikkat gerektiren kombinasyonlar:
Bileşen | Aşağıdaki | ürünle | Diğer tıbbi ürün ile etkileşimi | ||
bilinen etkileşimi | |||||
Antihipertansif etkiyi güçlendirir. Gerekirse kan basıncının ve | |||||
Baklofen | böbrek fonksiyonunun izlenmesi ve antihipertansif dozun | ||||
ayarlanması gereklidir. | |||||
Steroid yapıda | ADE inhibitörleri steroid yapıda olmayan anti-inflamatuar ilaçlar | ||||
olmayan anti- | (örn. anti-inflamatuar dozlarda asetilsalisilik asit, COX-2 | ||||
perindopril/ | inflamatuar ilaçlar | inhibitörleri ve selektif olmayan NSAID'ler) ile eşzamanlı | |||
(yüksek dozlarda | kullanıldığında antihipertansif etki azalabilir. ADE inhibitörleri ile | ||||
indapamid / | asetilsalisilik asit | NSAID'lerin birlikte kullanımı özellikle önceden renal fonksiyonu | |||
dahil) | zayıf olan hastalarda akut böbrek yetmezliği dahil renal | ||||
fonksiyonların kötüleşme riskinde ve serum potasyumda artışa | |||||
neden olabilir. Kombinasyon özellikle yaşlı hastalarda çok dikkatli | |||||
kullanılmalıdır. Hastaların yeterli sıvı alımı sağlanmalı, tedavi | |||||
başlangıcında ve sonrasında periyodik olarak renal fonksiyonları | |||||
izlenmelidir. | |||||
Epidemiyolojik çalışmalar, ADE inhibitörlerinin ve antidiyabetik | |||||
Antidiyabetik ajanlar | ilaçların | (insülinler, oral hipoglisemik ajanlar) eş | zamanlı | ||
uygulanmasının hipoglisemi riskiyle birlikte kan glukozu düşürücü | |||||
(insülin, oral | |||||
etkide bir | artışa neden olabileceğini göstermiştir. Bu | durumun | |||
hipoglisemik ajanlar) | |||||
kombine tedavinin ilk haftalarında ve böbrek bozukluğu olan | |||||
hastalarda oluşma olasılığı daha yüksek görünmektedir. | |||||
perindopril | Diüretik kullanmakta olan hastalarda ve özellikle hacim ve/veya | ||||
tuz azalması olanlarda, ADE inhibitörü ile tedaviye başlandıktan | |||||
sonra kan basıncında aşırı bir azalma gerçekleşebilir. Diüretiğin | |||||
Potasyum tutucu | sonlandırılmasıyla, düşük ve progresif perindopril dozlarıyla | ||||
özelliği olmayan | tedaviye başlamadan önce hacim veya tuz alımının arttırılmasıyla | ||||
diüretikler | hipotansif etkilerin olasılığı azaltılabilir. | ||||
Arteriyel hipertansiyonda, geçmiş diüretik tedavisi tuz/hacim | |||||
azalmasına neden olduğunda ADE inhibitörüne başlanmadan önce | |||||
diüretik sonlandırılmalıdır ve bu durumda, daha sonra potasyum | |||||
11 |
Potasyum tutucu
tutucu özelliği olmayan bir diüretik başlatılabilir veya ADE inhibitörü düşük dozda başlatılmalı ve aşamalı olarak arttırılmalıdır.
Diüretik tedavisi uygulanan konjestif kalp yetmezliğinde, ADE inhibitörü, ilişkili potasyum tutucu özelliği olmayan diüretiğin dozu azaltıldıktan sonra, çok düşük bir dozda başlatılmalıdır.
Tüm durumlarda, ADE inhibitörü tedavisinin ilk birkaç haftası boyunca böbrek fonksiyonu (kreatinin düzeyleri) izlenmelidir.
Günde 12.5 mg ila 50 mg arası dozlarda eplerenon veya spironolaktonla ve düşük dozlarda ADE inhibitörleriyle: Ejeksiyon fraksiyonu <%40 olan ve daha önce ADE inhibitörleriyle ve loop diüretiklerle tedavi uygulanmış sınıf II-IV kalp yetmezliğinin (NYHA) tedavisinde, özellikle bu
kombinasyona ilişkin reçete önerilerinin izlenmemesi durumunda diüretikler (eplerenon, potansiyel ölümcül hiperkalemi riski.
spironolakton)
Kombinasyonu başlatmadan önce, hiperkalemi ve böbrek bozukluğu bulunmadığından emin olun.
Tedavinin ilk aylarında başlangıçta haftada bir kez ve sonrasında aylık olarak kaleminin ve kreatineminin yakından izlenmesi önerilmektedir.
Hipokalemi riski nedeniyle Torsades de Pointes'e neden olan şu | ||||||
tıbbi ürünlerle birlikte kullanılırken dikkatli olunmalıdır: | ||||||
-Sınıf IA antiaritmik maddeler (kinidin, hidrokinidin, dizopiramid), | ||||||
-Sınıf III antiaritmik maddeler (amiodaron, dofetilid, ibutilid, | ||||||
bretilyum, sotalol); | ||||||
-Bazı nöroleptikler (klorpromazin, siyamemazin, levomepromazin, | ||||||
"Torsades de pointes" | tioridazin, | trifluoperazin), | benzamidler | (amisülprid, | sülpirid, | |
oluşturan ilaçlar | tiaprid), | butirofenonlar | (droperidol, | haloperidol), | diğer | |
nöroleptikler (pimozid), | ||||||
-Bepridil, sisaprid, difemanil, IV eritromisin, halofantrin, | ||||||
mizolastin, moksifloksasin, pentamidin, sparfloksasin, IV | ||||||
vinkamin, metadon, astemizol, terfenadin gibi diğer maddeler. | ||||||
Düşük potasyum seviyeleri önlenmeli ve gerekirse düzeltilmelidir: | ||||||
indapamid | QT aralığı izlenmelidir. | |||||
Amfoterisin B (IV | Düşük potasyum düzeyleri riski artar (aditif etki). Potasyum | |||||
yolla), | düzeyleri yakından izlenmeli ve gerekiyorsa düzeltilmeli; özellikle | |||||
glukokortikoidler ve | kalp glikozidlerinin de kullanıldığı hastalarda dikkat edilmelidir. | |||||
mineralokortikoidler | Uyarıcı olmayan laksatifler kullanılmalıdır. | |||||
(sistemik yolla), | ||||||
tetrakosaktid, uyarıcı | ||||||
laksatifler | ||||||
Kardiyak glikozitler | Düşük potasyum seviyeleri kardiyak glikozitlerin toksik etkilerini | |||||
tetikler. Potasyum düzeyleri ve EKG yakından izlenmeli ve | ||||||
gerekiyorsa tedavi düzenlenmelidir. |
Allopurinol
İndapamid ile eş zamanlı tedavi allopurinole aşırı duyarlılık reaksiyonlarının insidansında artışa neden olabilir.
CYP3A4 indükleyicilerinin amlodipin üzerindeki etkilerine dair | ||
veri bulunmamaktadır. CYP3A4 indükleyicileriyle (mesela | ||
CYP3A4 | rifampisin, hypericum perforatum) birlikte kullanılması amlodipin | |
indükleyicileri | plazma konsantrasyonunun azalmasına yol açabilir. Amlodipin ile | |
CYP3A4 indükleyicilerin birlikte kullanımında dikkatli | ||
amlodipin | olunmalıdır. | |
Güçlü veya orta dereceli CYP3A4 inhibitörleri (proteaz | ||
inhibitörleri, azole antifungal, eritromisin veya klaritromisin gibi | ||
CYP3A4 inhibitörleri | makrolidler, verapamil veya diltiazem) ile birlikte kullanımı | |
amlodipin maruziyetinde anlamlı artışlara yol açabilir. Bu PK | ||
varyasyonlarının klinik önemi ileri yaş hastalarda daha belirgin | ||
olabilir. Klinik takip ve doz ayarı gerekebilir. | ||
Kullanım sırasında dikkat gerektiren kombinasyonlar:
Bileşen | Aşağıdaki | ürünle | Diğer tıbbi ürün ile etkileşimi | |||
bilinen etkileşimi | ||||||
İmipramin benzeri | Antihipertansif etkinin artması ve artmış ortostatik hipotansiyon | |||||
antidepresanlar | riski (aditif etki) | |||||
(trisiklik), | ||||||
perindopril/ | nöroleptikler | |||||
indapamid/ | ||||||
Diğer antihipertansif | Diğer bir antihipertansif ilacın kullanılması kan basıncının daha | |||||
amlodipin | ||||||
maddeler | fazla düşmesine yol açabilir | |||||
Kortikosteroidler, | Antihipertansif etkinin azalması (kortikosteroidlere bağlı su ve tuz | |||||
tetrakosaktidler | tutulması) | |||||
Antihipertansif ajanlar | Nitrogliserin ve diğer nitratlar veya diğer vazodilatörler ile eş | |||||
ve vazodilatörler | zamanlı kullanım, kan basıncında ayrıca azalmaya neden olabilir. | |||||
Allopurinol, sitostatik | ADE inhibitörüyle eşzamanlı kullanımda, lökopeni riskinin | |||||
veya immünosüpresan | artışına sebep olabilir. | |||||
ajanlar, sistemik | ||||||
kortikosteroidler veya | ||||||
prokainamid | ||||||
Anestezik ilaçlar | ADE inhibitörleri bazı anestezik ilaçların hipotansif etkilerini | |||||
güçlendirebilmektedir | ||||||
Diüretikler (tiazid | Yüksek doz diüretikler ile önceki tedavi, terapiye perindopril ile | |||||
başlandığı takdirde hacim kaybına ve hipotansiyon riskine neden | ||||||
perindopril | veya loop diüretikler) | |||||
olabilmektedir. | ||||||
Gliptinler (linagliptin, | Bir ADE inhibitörü ile eş zamanlı tedavi uygulanan hastalarda, | |||||
saksagliptin, | gliptin yoluyla dipeptidil peptidaz IV (DPP-IV) aktivitesinde | |||||
sitagliptin, | azalma nedeniyle anjiyoödem riskinde artış. | |||||
vildagliptin) | ||||||
Sempatomimetikler | Sempatomimetikler | ADE inhibitörlerinin antihipertansif | etkisini | |||
azaltabilmektedir. | ||||||
Altın | Enjekte edilen altın | (sodyum orotiomalat) ve eşzamanlı | olarak | |||
perindopril dahil ADE inhibitör tedavisi gören hastalarda nadiren | ||||||
13 |
nitritoid reaksiyonlar (semptomlar: yüzde kızarma, bulantı, kusma | |||
ve hipotansiyon) bildirilmiştir. | |||
Metformine bağlı, muhtemelen diüretiklerle özellikle de loop | |||
diüretikleri ile ilişkili fonksiyonel böbrek yetmezliğinin neden | |||
Metformin | olduğu laktik asidoz. Plazma kreatinin düzeyleri erkeklerde 15 | ||
mg/L (135 mikromol/L), kadınlarda 12 mg/L (110 mikromol/L) | |||
düzeyini geçerse metformin kullanılmamalıdır. | |||
Diüretiklere bağlı dehidratasyon oluştuğunda, özellikle yüksek | |||
indapamid | İyot bazlı kontrast | dozlarda iyot bazlı kontrast maddeler kullanılırsa, akut böbrek | |
maddeler | yetmezliği riskinde artış söz konusudur. İyot bazlı kontrast | ||
maddeler uygulanmadan önce yeterli sıvı alımı sağlanmalıdır. | |||
Kalsiyum tuzları | İdrarla kalsiyum atılımının azalmasına bağlı olarak kalsiyum | ||
düzeylerinde artış riski. | |||
Siklosporin | Dolaşımdaki siklosporin düzeylerinde değişiklik olmaksızın, hatta | ||
su ve tuz kaybı da olmaksızın, artmış kreatinin düzeyleri riski. | |||
Atorvastatin, digoksin, | Amlodipin, klinik etkileşim çalışmalarında atorvastatin, digoksin, | ||
varfarin ve | varfarin veya siklosporinin farmakokinetik özelliklerini | ||
siklosporinin | etkilememiştir. | ||
amlodipin | 10 mg katlarında uygulanan amlodipin ile 80 mg simvastatinin | ||
birlikte kullanılması, tek başına kullanılan simvastatin ile | |||
Simvastatin | kıyaslandığında simvastatinin etkisinin %77 oranında artması ile | ||
sonuçlanmıştır. Amlodipin kullanan hastalarda simvastatin dozu | |||
günde 20 mg ile sınırlanmalıdır. | |||
4.6Gebelik ve Laktasyon Genel tavsiye: Gebelik kategorisi D
Çocuk doğurma potansiyeli bulunan kadınlar/Doğum kontrolü (Kontrasepsiyon):
Çocuk doğurma potansiyeli olan kadınlar etkin doğum kontrolü yöntemi kullandığından emin olmalıdır. Planlanmış bir gebelikten önce hasta alternatif bir tedaviye geçmelidir.
Gebelik dönemi:
Perindopril:
Gebeliğin ilk trimestrinde ADE inhibitörü kullanılması önerilmez (bkz. bölüm 4.4). Gebeliğin ikinci ve üçüncü trimesterlerinde ADE inhibitörleri kontrendikedir (bkz. bölüm 4.3 ve 4.4)
Gebeliğin birinci trimesterinde ADE inhibitörlerine maruz kalınması sonucu teratojenisite riskine ilişkin epidemiyolojik kanıt kesin değildir; yine de riskte ufak bir artış olabileceği göz ardı edilmemelidir. ADE inhibitörü ile sürekli tedavi gerekli görülmediği takdirde, gebelik planlayan hastalar gebelikte kullanımına ilişkin güvenirlik profili bulunan alternatif bir antihipertansif tedaviye
başlamalıdır. Gebelik teşhisi konduğunda ADE inhibitörü tedavisi hemen kesilmeli ve uygunsa alternatif tedaviye başlanmalıdır.
Gebeliğin ikinci ve üçüncü trimesterlerinde ADE inhibitörü kullanıldığında fetotoksisite (böbrek fonksiyonlarında azalma, oligohidramnios, kafatası kemik oluşumunda gecikme) ve neonatal toksisiteye (böbrek yetmezliği, hipotansiyon, hiperkalemi) neden olur. (bkz. bölüm 5.3)
Gebeliğin ikinci ve üçüncü trimesterlerinde ADE inhibitörü tedavisine maruz kalınmışsa böbrek fonksiyonları ve kafatasının ultrason ile kontrol edilmesi tavsiye edilir.
Anneleri ADE inhibitörü kullanan bebekler hipotansiyon riskine karşı yakından izlenmelidir (bkz. bölüm 4.3 ve 4.4).
İndapamid:
Gebe kadınlarda indapamidin kullanımına ilişkin veri yoktur ya da sınırlı veri bulunmaktadır. (300'den daha az sayıda gebelik sonuçları). Gebeliğin üçüncü trimesterinde uzun süreli tiazide maruz kalınırsa, maternal plazma hacmi ve uteroplasental kan akışında azalma ve buna bağlı olarak feto- plasental iskemi ve gelişmede gecikmeye neden olabilir. Ayrıca, doğuma yakın zamanda tiazide maruz kalan yeni doğanlarda nadiren hipoglisemi ve trombositopeni vakaları rapor edilmiştir.
Hayvan deneyleri üreme toksisitesine doğrudan veya dolaylı zararlı etkileri olduğunu göstermemektedir (Bkz bölüm 5.3)
Amlodipin:
İnsan gebeliğinde amlodipinin güvenliği saptanmamıştır.
Hayvan deneylerinde yüksek dozlarda üreme toksisitesi gözlemlenmiştir. (bkz. bölüm 5.3).
İçeriğindeki etkin maddelerin gebelik ve emzirme üzerindeki etkileri nedeniyle gebeliğin ilk trimesterinde TRİPLİXAM önerilmemektedir. Gebeliğin ikinci ve üçüncü trimesterlerinde TRİPLİXAM kontrendikedir.
Laktasyon dönemi:
TRİPLİXAM emzirme dönemi süresince kontrendikedir. Bu tedavinin anne için önemi göz önünde bulundurularak, emzirmenin mi yoksa TRİPLİXAM tedavisinin mi kesilmesi gerektiği konusunda bir karar verilmelidir.
Perindopril:
Perindoprilin emzirme sırasında kullanımı ile ilgili bilgi bulunmamaktadır. Dolayısıyla emziren kadınlarda perindopril kullanımı önerilmemektedir. Özellikle yeni doğan veya erken doğmuş bebek emziren kadınlarda daha iyi güvenlilik profiline sahip alternatif tedavi tercih edilmelidir.
İndapamid:
İndapamid/metabolitlerinin insan sütüne geçişine ilişkin yeterli bilgi yoktur. Yenidoğanlarda/bebeklerde risk dışlanamaz.
İndapamid, emzirme döneminde süt oluşumunu azaltan hatta baskılayan tiazid diüretikleri ile yakından ilişkilidir. Sülfonamid türevli ilaçlara karşı aşırı duyarlılık ve hipokalemi görülebilir.
Amlodipin:
Amlodipinin anne sütüne geçip geçmediği bilinmemektedir.
Fertilite:
Perindopril ve indapamid:
Dişi ve erkek sıçanlar üzerinde yapılan üreme toksisite çalışmaları fertilite üzerinde herhangi bir etki göstermemiştir. İnsan fertilitesi üzerinde herhangi bir etki beklenmemektedir.
Amlodipin
Kalsiyum kanal blokörleri ile tedavi edilen bazı hastalarda spermatozoa başında geri dönüşümlü biyokimyasal değişiklikler bildirilmiştir. Amlodipinin doğurganlık üzerine olası etkisine dair klinik veriler yetersizdir. Sıçanlarda yapılan bir çalışmada, erkek doğurganlığı üzerine istenmeyen etkiler gözlemlenmiştir (bkz. bölüm 5.3).
4.7Araç ve makine kullanımı üzerindeki etkiler
TRİPLİXAM'ın araç ve makine kullanım becerisi üzerindeki etkilerini inceleyen herhangi bir çalışma gerçekleştirilmemiştir. Perindopril ve indapamid, araç ve makine kullanım becerisi üzerinde herhangi bir etkiye sahip değildir ancak bazı hastalarda düşük kan basıncına bağlı olarak bireysel reaksiyonlar görülebilir. Amlodipinin araç ve makine kullanım becerisi üzerine ufak çaplı veya orta dereceli etkileri olabilir. Eğer hastada baş dönmesi, baş ağrısı, yorgunluk, tükenmişlik veya bulantı varsa, tepki verme becerisi bozulabilir. Sonuç olarak araç veya makine kullanma becerisi bozulabilir. Dikkatli olunması gerekmektedir.
4.8İstenmeyen etkiler
Güvenlilik profilinin özeti
Tek başına uygulanan perindopril, indapamid ve amlodipin için rapor edilen en yaygın advers reaksiyonlar: başdönmesi, başağrısı, parastezi, vertigo, somnolans, görme bozukluğu, tinnitus, palpitasyon, flushing, hipotansiyon (ve bununla alakalı etkiler), öksürük, dispne, gastro-intestinal bozukluklar (karın ağrısı, konstipasyon, diyare, tat duyusunda bozulma, bulantı, dispepsi, kusma) kaşıntı, döküntü, makülopapüler döküntü, kas spazmları, ayak bileğinde ödem, asteni, ödem ve yorgunluk.
İstenmeyen reaksiyonların tablo şeklinde özeti.
Perindopril, indapamid veya amlodipin tedavisi sırasında aşağıdaki istenmeyen etkiler görülmüş, aşağıdaki sıklıklara göre sınıflandırılmıştır: Çok yaygın (≥1/10); yaygın (≥1/100 ila <1/10); yaygın olmayan (≥1/1000 ila <1/100); seyrek (≥1/10000 ila <1/1000); çok seyrek (<1/10000), bilinmiyor (eldeki verilerden hareketle tahmin edilemiyor).
MedDRA | İstenmeyen etkiler | Sıklık | |||||
Sistem Organ Sınıfı | |||||||
Perindopril | İndapamid | Amlodipin | |||||
Enfeksiyonlar ve | Rinit | Çok seyrek | - | Yaygın | |||
enfestasyonlar | olmayan | ||||||
Eozinofili | Yaygın | - | - | ||||
olmayan* | |||||||
Agranülositoz (Bkz. Bölüm 4.4) | Çok seyrek | Çok seyrek | - | ||||
Aplastik anemi | - | Çok seyrek | |||||
Pansitopeni | Çok seyrek | ||||||
Kan ve lenf sistemi | |||||||
Lökopeni (Bkz. Bölüm 4.4) | Çok seyrek | Çok seyrek | Çok seyrek | ||||
hastalıkları | |||||||
Nötropeni (Bkz. Bölüm 4.4) | Çok seyrek | - | - | ||||
Hemolitik anemi | Çok seyrek | Çok seyrek | - | ||||
Trombositopeni (Bkz. Bölüm 4.4) | Çok seyrek | Çok seyrek | Çok seyrek | ||||
Bağışıklık sistemi | Hipersensitivite | - | Yaygın | Çok seyrek | |||
hastalıkları | olmayan | ||||||
Hipoglisemi (Bkz. Bölüm 4.4 ve 4.5) | Yaygın | ||||||
olmayan* | |||||||
Hiperkalemi (tedavi kesilince sona eren | Yaygın | - | - | ||||
(Bkz. Bölüm 4.4) | olmayan* | ||||||
Metabolizma ve | Hiponatremi (Bkz. Bölüm 4.4) | Yaygın | Bilinmiyor | ||||
olmayan* | |||||||
beslenme hastalıkları | |||||||
Hiperglisemi | - | - | Çok seyrek | ||||
Hiperkalsemi | - | Çok seyrek | - | ||||
Potasyum azalması ile hipokalemi, | - | Bilinmiyor | - | ||||
özellikle | de | yüksek | riskli | ||||
popülasyonlarda (bkz. bölüm 4.4) | |||||||
İnsomnia | - | - | Yaygın | ||||
olmayan | |||||||
Duygudurum | değişiklikleri | (anksiyete | Yaygın olmayan | - | Yaygın | ||
dahil) | olmayan | ||||||
Psikiyatrik bozukluklar | |||||||
Depresyon | - | - | Yaygın | ||||
olmayan | |||||||
Uyku bozuklukları | Yaygın olmayan | - | - | ||||
Konfüzyon | Çok seyrek | - | Seyrek | ||||
Baş dönmesi | Yaygın | - | Yaygın | |||||
Baş ağrısı | Yaygın | Seyrek | Yaygın | |||||
Parestezi | Yaygın | Seyrek | Yaygın | |||||
olmayan | ||||||||
Vertigo | Yaygın | Seyrek | - | |||||
Somnolans | Yaygın olmayan* | - | Yaygın | |||||
Hipoestezi | - | - | Yaygın | |||||
olmayan | ||||||||
Tat duyusunun bozulması | Yaygın | - | Yaygın | |||||
olmayan | ||||||||
Sinir sistemi hastalıkları | ||||||||
Tremor | - | - | Yaygın | |||||
olmayan | ||||||||
Senkop | Yaygın olmayan* | Bilinmiyor | Yaygın | |||||
olmayan | ||||||||
Hipertoni | - | - | Çok seyrek | |||||
Periferik nöropati | - | - | Çok seyrek | |||||
Ekstrapiramidal | bozukluk | - | - | Bilinmiyor | ||||
(ekstrapiramidal sendrom) | ||||||||
Yüksek | risk | grubu | hastalarda | Çok seyrek | - | |||
muhtemelen aşırı | hipotansiyona | bağlı | ||||||
inme (bkz. bölüm 4.4) | ||||||||
Görme bozuklukları | Yaygın | Bilinmiyor | Yaygın | |||||
olmayan | ||||||||
Göz hastalıkları | Diplopi | - | - | Yaygın | ||||
olmayan | ||||||||
Miyopi | - | Bilinmiyor | - | |||||
Bulanık görme | - | Bilinmiyor | - | |||||
Kulak ve iç kulak | Tinnitus | Yaygın | - | Yaygın | ||||
hastalıkları | olmayan | |||||||
Çarpıntı | Yaygın olmayan* | - | Yaygın | |||||
Taşikardi | Yaygın olmayan* | - | - | |||||
Anjina pektoris (Bkz. Bölüm 4.4) | Çok seyrek | |||||||
Aritmi (bradikardi, ventriküler taşikardi | Çok seyrek | Çok seyrek | Çok seyrek | |||||
Kalp hastalıkları | ve atriyal fibrilasyon dahil) | |||||||
Yüksek | riskli hastalarda muhtemelen | Çok seyrek | - | Çok seyrek | ||||
aşırı hipotansiyon sonucu | miyokart | |||||||
enfarktüsü (bkz. bölüm 4.4) | ||||||||
Torsade de pointes (potansiyel olarak | - | Bilinmiyor | - | |||||
ölümcül) (bkz. bölüm 4.4 ve 4.5) | ||||||||
18 |
Flushing | - | - | Yaygın | ||
Vasküler hastalıklar | Hipotansiyon (ve hipotansiyonla alakalı | Yaygın | Çok seyrek | Yaygın | |
etkiler) | olmayan | ||||
Vaskülit | Yaygın olmayan* | - | Çok seyrek | ||
Öksürük (bkz. bölüm 4.4) | Yaygın | - | Çok seyrek | ||
Solunum, göğüs | Dispne | Yaygın | - | Yaygın | |
olmayan | |||||
hastalıkları ve | |||||
mediyastinal hastalıklar | Bronkospazm | Yaygın olmayan | - | - | |
Eozinofilik pnömoni | Çok seyrek | - | - | ||
Karın ağrısı | Yaygın | - | Yaygın | ||
Kabızlık | Yaygın | Seyrek | Yaygın | ||
olmayan | |||||
İshal | Yaygın | - | Yaygın | ||
olmayan | |||||
Dispepsi | Yaygın | - | Yaygın | ||
olmayan | |||||
Bulantı | Yaygın | Seyrek | Yaygın | ||
Gastro-intestinal | |||||
Kusma | Yaygın | Yaygın | Yaygın | ||
hastalıklar | |||||
olmayan | olmayan | ||||
Ağız kuruluğu | Yaygın olmayan | Seyrek | Yaygın | ||
olmayan | |||||
Bağırsak alışkanlıklarının değişmesi | - | - | Yaygın | ||
olmayan | |||||
Gingival hiperplazi | - | - | Çok seyrek | ||
Pankreatit | Çok seyrek | Çok seyrek | Çok seyrek | ||
Gastrit | - | - | Çok seyrek | ||
Hepatit (bkz. bölüm 4.4) | Çok seyrek | Bilinmiyor | Çok seyrek | ||
Sarılık | - | - | Çok seyrek | ||
Hepatobiliyer hastalıklar | Anormal hepatik fonksiyon | - | Çok seyrek | - | |
Hepatik yetmezlik durumunda hepatik | - | Bilinmiyor | - | ||
ensefalopati başlama ihtimali (bkz. | |||||
bölüm 4.3 ve 4.4) | |||||
Kaşıntı | Yaygın | - | Yaygın | ||
olmayan | |||||
Döküntü | Yaygın | - | Yaygın | ||
olmayan | |||||
Makülopapüler döküntü | - | Yaygın | - | ||
Ürtiker (Bkz. Bölüm 4.4) | Yaygın olmayan | Çok seyrek | Çok seyrek | ||
Anjiyoödem (bkz. bölüm 4.4) | Yaygın olmayan | Çok seyrek | Çok seyrek | ||
Alopesi | - | - | Yaygın | ||
olmayan | |||||
Purpura | - | Yaygın | Yaygın | ||
olmayan | olmayan | ||||
Deride renk değişikliği | - | - | Yaygın | ||
olmayan | |||||
Deri ve deri altı dokusu | Hiperhidroz | Yaygın olmayan | - | Yaygın | |
olmayan | |||||
hastalıkları | |||||
Eksantem | - | - | Yaygın | ||
olmayan | |||||
Fotosensitivite reaksiyonları | Yaygın olmayan | Bilinmiyor | Çok seyrek | ||
(Bkz. Bölüm | |||||
4.4) | |||||
Pemfigoid | Yaygın | - | - | ||
olmayan* | |||||
Eritema multiforme | Çok seyrek | - | Çok seyrek | ||
Stevens-Johnson Sendromu | - | Çok seyrek | Çok seyrek | ||
Eksfolyatif dermatit | - | - | Çok seyrek | ||
Toksik epidermal nekroliz | - | Çok seyrek | - | ||
Quincke ödemi | - | - | Çok seyrek | ||
Önceden var olan akut dissemine lupus | - | Bilinmiyor | - | ||
eritematozusun kötüleşme ihtimali | |||||
Kas krampları | Yaygın | - | Yaygın | ||
olmayan | |||||
Ayak bileğinde şişme | - | - | Yaygın | ||
Artralji | Yaygın | - | Yaygın | ||
Kas-iskelet | olmayan* | olmayan | |||
bozuklukları, bağ | |||||
Miyalji | Yaygın | - | Yaygın | ||
dokusu hastalıkları | |||||
olmayan* | olmayan | ||||
Sırt ağrısı | - | - | Yaygın | ||
olmayan | |||||
20 |
İşeme bozukluğu, noktüri, pollaküri | - | - | Yaygın | |||||
Renal ve üriner | olmayan | |||||||
hastalıklar | Akut renal yetmezlik | Çok seyrek | - | - | ||||
Renal yetmezlik | Yaygın olmayan | Çok seyrek | - | |||||
Erektil disfonksiyon | Yaygın olmayan | - | Yaygın | |||||
Üreme sistemi ve meme | olmayan | |||||||
hastalıkları | ||||||||
Jinekomasti | - | - | Yaygın | |||||
olmayan | ||||||||
Asteni | Yaygın | - | Yaygın | |||||
olmayan | ||||||||
Halsizlik | - | Seyrek | Yaygın | |||||
Ödem | - | - | Yaygın | |||||
Göğüs ağrısı | Yaygın | - | Yaygın | |||||
Genel bozukluklar ve | olmayan* | olmayan | ||||||
Ağrı | - | - | Yaygın | |||||
uygulama bölgesine | ||||||||
olmayan | ||||||||
ilişkin hastalıkları | ||||||||
Bitkinlik | Yaygın | - | Yaygın | |||||
olmayan* | olmayan | |||||||
Periferik ödem | Yaygın | - | - | |||||
olmayan* | ||||||||
Pireksi | Yaygın | - | - | |||||
olmayan* | ||||||||
Kilo artışı, kilo azalması | - | - | Yaygın | |||||
olmayan | ||||||||
Kanda üre artışı | Yaygın | - | - | |||||
olmayan* | ||||||||
Kanda kreatinin artışı | Yaygın | |||||||
olmayan* | ||||||||
Serum bilirubin yükselmesi | Seyrek | - | - | |||||
Araştırmalar | ||||||||
Hemoglobin azalışı | ve | hematokrit | Çok seyrek | - | - | |||
azalışı (bkz bölüm 4.4) | ||||||||
Karaciğer enzimi yükselmesi | Seyrek | Bilinmiyor | Seyrek | |||||
Elektrokardiyogramda | QT | uzaması | - | Bilinmiyor | - | |||
(bkz. bölüm 4.4 ve 4.5) | ||||||||
Kanda glukoz artışı | - | Bilinmiyor | - | |||||
Kanda ürik asit artışı | - | Bilinmiyor | - | |||||
Hasar, zehirlenme | ve | Düşme | Yaygın | - | - | |||
prosedürlere | bağlı | olmayan* | ||||||
komplikasyonlar | ||||||||
*Görülme sıklığı, klinik çalışmalarda bildirilen spontan raporlarda saptanan advers olaylardan tahmin edilmiştir.
Süpheli advers reaksiyonların raporlanması
Ruhsatlandırma sonrası şüpheli ilaç advers reaksiyonların raporlanması büyük önem taşımaktadır. Raporlama yapılması, ilacın yarar / risk dengesinin sürekli olarak izlenmesine olanak sağlar. Sağlık mesleği mensuplarının herhangi bir şüpheli advers reaksiyonu Türkiye Farmakovijilans Merkezi (TUFAM)'ne bildirmeleri gerekmektedir (www.titck.gov.tr; e- posta: [email protected]; tel: 0 800 314 00 08; faks: 0312 218 35 99).
4.9Doz aşımı ve tedavisi
İnsanlarda TRİPLİXAM doz aşımı ile ilgili bilgi bulunmamaktadır.
Perindopril/indapamid kombinasyonu ile ilgili olarak,
Semptomlar
Doz aşımında en sık ortaya çıkabilecek advers reaksiyonlar hipotansiyondur ve bazen bulantı, kusma, kramplar, baş dönmesi, sersemlik, mental konfüzyon, anüri düzeyine varabilen oligüri (hipovolemiden kaynaklanan) ile ilişkilidir. Su ve tuz bozuklukları görülebilir (düşük sodyum seviyeleri, düşük potasyum seviyeleri).
Müdahale
Alınan ilk önlemler, gastrik lavaj ve/veya aktif kömür uygulamasıyla, alınan ürünün/ürünlerin hızla elimine edilmesinden ve ardından uzmanlaşmış bir merkezde sıvı ve elektrolit dengesinin normale döndürülmesinden oluşmaktadır.
Eğer belirgin hipotansiyon varsa, hastanın başı biraz aşağıda olacak şekilde sırtüstü yatırılması uygun olur. Gerekirse intravenöz izotonik salin infüzyonu veya başka yöntemle volemik ekspansiyon uygulanabilir.
Perindoprilin aktif formu perindoprilat diyaliz edilebilir (bkz. bölüm 5.2).
Amlodipin ile ilişkili olarak
İnsanlarda kasıtlı doz aşımı deneyimi sınırlıdır.
Semptomlar
Mevcut verilere göre, Amlodipin ile doz aşımı aşırı periferik vazodilatasyona ve refleks taşikardiye neden olabilir. Ölümcül sonuçla birlikte şoku da içeren belirgin ve potansiyel olarak uzun süreli sistemik hipotansiyon bildirilmiştir.
Müdahale
Amlodipin doz aşımına bağlı klinik açıdan anlamlı hipotansiyon, kardiyak ve respiratuar fonksiyonun sıkı takibi, ekstremitelerin yükseltilmesi ve dolaşımdaki sıvı hacmi ve idrar çıkışına dikkat edilmesini içeren aktif kardiyovasküler desteği gerektirmektedir.
Kullanımı açısından bir kontrendikasyon yoksa bir vazokonstriktör vasküler tonus ve kan basıncının düzeltilmesine yardımcı olabilir. İntravenöz kalsiyum glukonat, kalsiyum kanal blokajı etkilerini geri çevirmede yararlı olabilir.
Bazı vakalarda gastrik lavaj faydalı olabilir. Sağlıklı gönüllülere amlodipin alımından itibaren iki saat
içinde verilen aktif karbonun, amlodipin emilim hızını azalttığı gösterilmiştir. Amlodipin proteinlere yüksek derecede bağlı olduğundan dolayı, diyalizin faydalı olması beklenmemektedir.